4 Boyutlu Güzellik

4 Boyutlu Güzellik için; beden, zihin , kalp ve ruh arasında denge gereklidir. Yaşam elektriksel akımdan ibarettir. Hastalıklar enerji akışındaki blokaj veya bozulma ile baslar.Kısaca auramız (enerji bedenimiz) kirlenir. Titreşimimiz bozulur. Enerji akısındaki blokaj veya bozulma, belirtiler görülmesinden 7 veya 8 adım öncedir. Hastalıklar auramızda 2-7 yıl kalabilir. Önemli olan bu bilgiler dahilinde güzelliğimizi, sağlığımızı bozulmadan korumaktır.

Bedenimiz en önemli varlığımızdır. Bedenimize iyi bakmak, bedenden gelen tüm sinyalleri iyi dinlemek gerekir. Aşırı yorgunluk ve ağrı en önemli sinyallerden biridir. İyi bakmadığımız zaman bağışıklık sistemi çöker, hastalıklar başlar. Bedenimizin her hücresinin, her atomunun, muhakkak üst frekanslarda titreşmesi önemli. -Bu yüzden bedenimize iyi bakmalı, doğru beslenmeli, zihnimizi olumsuz düşüncelerden arındırmalıyız.

Doğru Beslenme ve bedene iyi bakmak için: 3S kuralı uygulanmalıdır.Sık beslenlenmek + Su içmek (ılık su 10 bardak) + Spor yapmak –yürümek (günde 5000-8000 adım).

Kilo vermek için: Özellikle acıkmadan yemek yiyip ve susamadan su içiniz. 5N kuralı uygulanmalıdır: Ne yediğiniz + Nasıl pişirdiğiniz + Ne ile birlikte + Ne zaman ve Ne kadar, yediğinize dikkat ediniz.

Bütünsel güzellik hali için ruhsal durumumuz çok önemlidir. Canlı ve sağlıklı olmak için ruhsalda iyi olmamız gerekir. Değerlerimiz ve inançlarımız olursa bunlar bizi ayakta tutar, motive eder. Bir kişinin ruhsal yaşamı ailesi, iş arkadaşları, arkadaşları , toplum ve tüm dünya ile olan ilişkisine yansır. Ruhsal yaşamında zayıflıklar veya eksiklikler olanlar, daha sinirli, gergin ve depresonda olur.Ruhsal yaşamın eksikliği hastalıklara neden olur.

1. Enerji Terapisi
2. Hipnoterapi
3. Manyetik biyorezonans

Zihniniz kaygı dolu düşüncelerle dağınık mı? Biz neden beynimizin yaratıcı gücünü kullanmak yerine , olumsuz hayaller kurarak duygularımızı ve ardından bedenimizi bozmaktayız?

Aborjiniler ( Avusturalya Yerli Halkı) yıllardır zihinde oluşturulan resmi telepatik olarak iletebilmektedirler.

İki ana duygumuz vardır: Sevgi ve korku/ kaygı.Her iki durumda farklı kimyasallar salgılanır vücudumuzdan . Yaşamayı öğrendikçe kaygımız artar, sevgi azalır. Duygularımız aradan çıkar ve tamaman mantığımız öne çıkar.Kendimizi korumaya yönelik yaşamaya başlarız. Genellikle toplumda bizlere öğretilen duygularımızı saklamaktır.Ne hissettiğini belli etme ! İyi de duygularımı bedenim algılıyor, kimyasallar salgılanıyor ancak beden tersi davranmaya zorluyoruz.Bir süre sonra öfke başlıyor. Bizi mantığımız kullanarak yaşamayı biliyoruz. Yaşadıkça duygularımızı göstermekten ve kontrolümüzü kaybetmekten korkarız.Ya da hissetmeye başlarsak bunun hep devam edeceğinden korkarız. Kaygı yaratmadan sevgi ile yapılmalıdır.

Genelde mantığımız duygularımızı, sinir sistemimizi ve fiziksel ihtiyaçlarımızı bastırır. Ancak kalbimizi işe katmazsak beden dengemiz değişir.Kalbimizle/ duygularımızla düşünmeyi öğrenmeliyiz. Düşüncelerimiz davranışlarımızı ve sağlığımızı nasıl etkiler? Duygularımız ve bastırılmış duygularımız ciddi hastalıklara neden olabilirler. Bir gülümsemenin degerini hiç fark ettiniz mi ? Gülümseme tüm farki yaratabilen bu küçük seylerden biridir. Bir gülümseme bir dua kadar degerlidir. Bir el uzatma, birine dokunma, kocaman bir kucaklama,ögüt vermek yerine dinlemek için zaman ayirmak tüm bu eylemler şifa verir. Baskalarini yargilamamak ve düsüncelerimizi pozitif tutmak Düsüncelerimiz özel degildir, onlar etrafimizdakileri etkiler. Baskalari hakkinda iyi seyler düsünmek, onlara nazik davranmak kadar önemlidir. Pozitif bir tutumu sürdürmek, kısaca davranislar ve duygular endokrin sistemi etkiler, bagisiklik sistemi üzerinde pozitif etkileri yaratır.